2 - KENDİNİZE GÜVENİN
Bu tür başlıkları neden açtığımı öncelikle
belirtmek isterim. Blogum içerik olarak farklı alanlarda tavsiyeler, hobiler,
kişisel yazılarım ve günlüğümden ibaret olacak. Neden ‘’Boy Kısalığı’’ sorusuna
ise kendimi örnek verebilirim. Boyumun kısa olmasından ötürü şu zamana kadar
çeşitli koşullarda birçok zorluk yaşadım. Kırgınlık, kızgınlık, öfke ve
haksızlığa uğradığım her dakikada birer gözyaşı… Yaşadığım çoğu zorluğu hep
içime hapsettim. Ama bunlarla nasıl başa çıkılacağını, dezavantaj olarak
kafamda yer edindiğim benliğimi nasıl avantaja çevirip öz güven kazandığımı ve
kendimi nasıl değerli kıldığımdan başlıklar altında sizlere de aktarmak istiyorum.
Açtığım başlığa nazaran bu yazımda herkes kendinden bir şeyler bulabilir diye
ümit ediyorum.
Konumuza dönecek olursak, hayatınızda
karşılaştığınız birçok sorunu halledebilmeniz için ilk olarak kendinize
güvenmeniz gerekir. Bunun boyunuzun kısa olup olmaması ile de bir ilgisi yok
inanınki. Aslında her şey siz de bitiyor. Toplumsal alandaki ortamlar olsun,
arkadaş çevreniz olsun, bazen de aile içinde kendinizin yetersiz olduğuna dair
bir inanca kapılırsınız. Bununda kafanızda iyice yer edinmesine sebep
olursunuz. Boy kısalığı nadir durumlar dışında bir hastalıktır değildir, ailevi
açıdan kanıtlanmış genetik bir durum olabilir bir önceki yazımda da bahsettiğim
gibi. Ancak bunu takıntı haline getirmeniz kişisel bir problemdir. Bunları
yenmeniz için kendinize güvenin. Bir yerde bulunurken kafanızdan ‘’Lütfen benim
yanıma gelme, benimle konuşma’’ şeklinde düşüncelerle cebelleşiyorsanız, bu
sizin insanlardan kaçınmaya eğilimli, utangaç ya da çekingen olarak tabir
ettiğimiz kişiliğinizin olduğudur. Kendi düşüncelerinizin farkına varın,
karşınızda ki insanlar da sizin gibi. Bunun bilincinde olup konuşmaktan
çekinmeyin.
1. Arkadaş ortamına katılamıyorum.
Bunun sebebi
sizin kendinize olan özgüven eksikliğiniz. Geçmişte de boyunuz veya herhangi
bir fiziksel özelliğiniz yüzünden birçok kez ikaz edilmiş olmanız sizin için
ağır olmuş olabilir. Arkadaşlarınızla konuşmaktan çekinmeyin. Onların size
karşı geçmişte küçümseyici tavırlar sergiliyor olmalarını kendinize
hatırlatmanıza lüzum yok. Birisi size karşı alaycı bir yaklaşımda bulunursa
buna gülerek karşılık vermeyin, tepkinizi ortaya koyun. İnsanlar sizin hiçbir şeye
ses çıkarmamanızı görerek yüz bulabilirler. Kızdığınızı ve bundan
hoşlanmadığınızı belirtin. Arkadaş ortamlarında bulunacağım diyerek de
kendinizi kasmayın. Çok büyük arkadaş ortamlarına girmeye de çalışmayın. Fark
yaratın, pasif olmayın ve hata yapmaktan korkmayın. Bir kaç makalede bazı insanların aşırı
özgüvenlerinin, geçmişte özgüvensiz olmalarından kaynaklanmış olduğu belirtilmiştir. Belki de sohbet etmek
istediğiniz insanların size bir şey katmayacağını düşünüyorsunuz, sıkıcı
buluyorsunuzdur. Günümüzde 2-3 arkadaş ile yetinen, fazla zarar diye düşünen
insanlar da var benim gibi.
2. Kendi
yaşıtlarımla sohbet edecek konu bulamıyorum.
Kendinize
fazla yüklenmeyin. Sohbet bir yana, arkadaşlarınıza herhangi bir soru yöneltip
fikir alışverişinde bulunurken bile farkına varmadan çoktan kendinizi bir sohbetin
içinde bulabilirsiniz. Asıl sorun konuşmak isterken, karşı taraftan nasıl tepki
alacağınızı bilememek. Arkadaşlarınız bir konu üzerinden fikir alışverişinde
bulunurken geri planda durmayın. Sizde kendi fikirlerinizi belirtin. Etrafınızdaki
insanların birbirleriyle olan etkileşimlerini gözlemleyin. Bol bol kitap
okuyun. Kitap okumak hem sizi rahatlatır hem de kelime dağarcığınızı
geliştirir. Bazen bir cümleyi bile bir araya getirmekte zorlanırız. Bunun
çözümü okumaktan geçiyor. Kişisel gelişim kitapları okumanızı öneriyorum. Özellikle
okuduğunuz kitaplarda ki karakterler olsun, izlediğiniz dizi/filmlerde ki
karakterler olsun bir şekilde kendinizi bağdaştırırsınız. O zaman kendiniz de
denemek isteyeceksiniz. Aslında anahtar kelime bağdaştırmak. Rahat olun,
içinizden geldiği gibi davranın. İnsanlara sizin korkak olduğunuzu düşündürecek
hareketlerde bulunmayın. Bunların dışında durumunuzun el verdiği kadar sosyal
aktiviteler edinebilirsiniz. Örneğin; Gitar
veya piyano dersleri almak, spor yapmak gibi. Yeni şeyler öğrenmek ve denemek
insanı heyecanlandırır, özgüven katar.
3. Çevremde
benimle aynı düşünceleri paylaşacak insan yok.
İnsanlar
artılarını ve eksilerini kendileri belirler. Hangimiz bu düşünceye sahip
değiliz ki? Bazen sırf bunun için sosyal ortamlarda kendimize benzeyen, bizimle
aynı hobileri paylaşan insan arayışına gireriz. Aynı müziği dinlemek, aynı diziyi
izlemek ve bunlar hakkında konuşmak isteriz. Ama siz hiç çevrenizde ki
insanlara kendi hobilerinizden bahsettiniz mi? Sanmıyorum. Belki de çevrenizde
ki insanlara kendi hobilerinizden, yapmaktan zevk aldığınız aktivitelerinizden
bahsetmelisiniz. Kim bilir, belki de sizin onlarla paylaşacağınız bir kitap
veya bir film onların size geri dönüşünü sağlayabilir. Paylaşımcı olmak sizi
ileriye götürür, çevrenizde ki arkadaşlarınızdan olumlu dönüş alabilirsiniz.
4. Bir
ortamda kendimi ifade edemiyorum, çekiniyorum.
Herkes
özgüvenini farklı yollarla kazanır. Bir önceki yazımda da önce kendinizle
barışık olmanızın önemini vurgulamıştım. Kendinize şu soruyu sorun: ‘’Ben kendimi seviyor muyum?’’ şayet
soruya düşünmeden cevap verebiliyorsanız, kendinizi ifade edememek gibi bir
şansınız yok. Ama sorunun üzerinde düşünmeniz kendinize haksızlık etmeniz
demektir. Özgüven her şeydir. Bulunduğunuz ortamda çekinmenizi, utanmanızı
gerektirecek herhangi bir durum yoksa takıntılarınıza bir son vermelisiniz. Bir
insanın kendini ifade edememesi yaşayacağı en büyük sorunlardan biridir.
Sorunlar, sorunları beraberinde getirir. Tıpkı başarının başarıyı yakaladığı gibi.
Bu
sorununuza ait bir diğer sebep ise çocukken yaşadığınız bir travma ya da içine
kapanık olarak yetişmiş olmanız olabilir. Benim durumum ikinci sebepten
ötürüdür. Ön yargılarınızı kırmanız gerekir. Kendinizi gergin hissetmeyin ya da
beceriksiz olduğunuzu düşünmeyin. Eğer imrendiğiniz biri varsa onu kendinize
rol model olarak seçin. Kendinizi eksik gördüğünüz bir konu varsa bunun
üzerinde kendinizi geliştirin. Güçlü yönlerinizi belirleyin. İlk adımı atmak
önemlidir, sadece başkalarından size gelmelerini beklemeyin.
5. Aile
içinde kendi yaşıtlarımla karşılaştırılıyorum.
Aile içinde
gerçekleşen bir takım karşılaştırılmalar biz insanlar üzerinde ister istemez
baskı oluşturabiliyor. Özellikle kişilerin aile yapılarının farklı olmasıyla
birlikte, hangi konu üzerinde karşılaştırıldığınızı inceleyin. Eğer ki önemli
bir şey değilse gayet gülerek geçebilirsiniz. Çoğu zaman ailelerin yaptığı
yanlış davranışlar yüzünden kendimize olan inancımızı kaybedebiliriz. Özgüven
kişiliğimizle doğru orantılıdır. Kimimiz ortamlarda bir konunun
anlatılamayacağının farkında olurken, kimimiz ise anlatmaktan çekinmez. Yaşıtlarınızla
fiziksel özellikleriniz yüzünden ya da sosyal bir konu üzerinden
karşılaştırılıyorsanız, bunun çözümü yine size kalıyor. Aile üyelerinizle bu
durumdan hoşlanmadığınızı, şaka olsa dahi sizin bunu öyle görmediğinizi
kırıldığınızı uygun bir dille açıklamanız, kısacası kendinizi ifade etmeniz
gerekmekte. Onlara sizin diğerlerinden farklı olduğunuzu anlatmayı deneyin. Sonuçta
onlar aile fertleriniz, size yabancı değiller. Sorunun üzerine ne kadar giderseniz
o kadar çok kazanırsınız. Susmak, sıkıntılarınızı görmezden gelip umursamamak çözüm değildir.
Umarım bir
nebze faydam dokunabilir. Başka bir yazımda görüşmek üzere.
Not: Görseller alıntıdır.
Not: Görseller alıntıdır.
Blogu yeni acmissin sanirim etkinlikte gordum ve destege geldim bir nevi ve cok faydali bir yazi yazmissin bunu dert eden bir suru insan vardir umarim okurlar.bende bloguma beklerim..
YanıtlaSilMerhaba, hoşgeldin. :) Evet yeni açtım. Yazımı beğenmene çok sevindim, kişisel olarak bu sorunu kendimde yaşadığımdan bir şekilde başkalarına da faydalı olmak ve içimi dökmek istedim. Desteğin için çok teşekkür ederim. Hemen geliyorum...
YanıtlaSilBunu sorun olarak gormemelisin hatta en yuksek topuklulari bile giyebilecegin, daha dengeli yuruyebilen biri oldugun icin tadini cikar cok uzun olmaninda bi yarari yok.:)
SilHaklısın. Aslında boy takıntımı yenmiş durumdayım. Ama bazen öyle anlar oluyor ki insan başkalarına imrenmeden edemiyor. Topuklu ayakkabılarla pek barışık biri değilim yer yer giyinmeye çalıyorum. Tavsiyen için teşekkür ederim. :)
SilBoyum 1.55. 38 yaşındayım. İnanın kısa olmanın hep faydasını gördüm.Ergenlik ve genç kızlıkta çok istedim bir 10 cm daha uzun olsun boyum diye ama yaşlandıkça geçti o duygu. Bir kere boy kısa olunca hep daha genç görünüyorsun. Dik yürüyorsun.
YanıtlaSilÖzgüven adı üstünde ''öz'' le alakalı. Boyla posla değil. Manken gibi bir çok kız arkadaşım elim büyük, ayağım 40 numara diye diye mutsuz olmaya bakardı.
Özetle ''Bodur tavuk her dem piliç'' .Keyfinize bakın güzel insanlar.
Çok haklısınız Elif Hanım. Bende yaklaşık 1.50 boyundayım. Ortaokul, lise dönemimdeki hayal kırıklıklarım dışında şimdi gayet iyiyim. Çünkü özgüvenim rayına oturdu diyebilirim. Ama çevremde benim gibi durumunu kabullenmeyenler de çok.Bu yüzden kendimce tavsiyeler de bulunabileceğimi düşündüm. Çok teşekkürler güzel yorumunuz için. :)
SilÇok doğru! İnsan ister istemez kendisiyle ilgili yargılarda bulunabiliyor ama yine de insanın kendisini olduğu gibi kabullenmesi gerek. :)
YanıtlaSilYa kısa erkekler için ne demeli? Siz kızlar sürekli erkek uzun olmalı diye affedersin uzunların peşinde köpek gibi koşuyosunuz. Kısa erkeklerle de dalga geçiyosunuz. 1.50 olduğunu söylüyosun ya o kadar boyun var uzun erkek diye niye ısrardasın be?
YanıtlaSilAffedersiniz ama ben buradan sadece kendi kişisel deneyimlerimce yardımcı olmak adına yorumlarımı yazıyorum. Benim uzun erkek peşinde koştuğumu ya da öyle bir ısrarda bulunduğumu nereden biliyorsunuz, kim dedi bunu size? Okuduklarınızdan yalnızca bunu çıkardıysanız bir şey demeyeceğim daha fazla. Üslubunuza dikkat edin. İyi günler.
Sil