Selam, ben Kısa. Hiç öyle ‘Kısa ne be’ demeyin, öyle.
Burada sizinle öfkelerim, ağlaşmalarım, gülüşmelerim ne bulursam, benim için
zor olduğunu düşündüğüm ne varsa içimi dökmeyi istiyorum. ‘’Ee bundan bize
ne?’’ derseniz de tabi bu sizin kararınız, saygı duyarım.
İşte günlerden yine sıradan bir sabah, en
sevdiğim müziği tutup da telefonumun alarm sesi olarak ayarlamışım falan da
filan. Hay benim kafama. Her gün işe giderken en az iki kere dinlediğim
müzikten iki dakikada soğumama sebep olacak hamleyi neden yaptığımı bilmiyorum.
Resmen kendime darbe vurmuşum da anlamamışım. Hay Allah! Sıcacık yatağımdan
çıkıp da bir hışımla kalkıp üstümü giyeceğim de, iki saat hazırlanıp iki lokma
bir şey yiyemeden, yeniden monoton işime geri döneceğim. Pehh!
Zaten önceki
günden patronla tartıştığımızdan geç kalmamam gerektiğini bile bile zoru
oynamıyor muyum vallahi akıllanmam ben. İnat benimkisi illa oyalanacak, saati
geciktirecek bir şeyler bulacağım. Haklılığımı gözüne güzüne sokana kadar
uslanmayacağım elbette. Ama insanız işte haklılığımızı kanıtlayana kadar
uğraşırız. Şu hayatta hiçbir şeye ağlamadım, haksızlığa uğradığım zamanlar
dışında. Tuhaf biri oldum her zaman. Düşene gülüyorsam, kendim düşünce de
kahkahalar atıyorum. Birinin canı yansa umurumun on beşi olmaz, kendimi
takmadığım gibi. Ama iş haksızlığa gelince çocukluğumda izlediğim Mamoru!
Mamoru! diye kendini yiyip bitiren Usagi karakterinin sulu gözlü halinden bir
farkım kalmıyor.
Sebep ne derseniz, tabi ki aynı iş bölümünde
çalıştığım çalışma arkadaşım. Aslında o kadar fazla da yakın değiliz ama insan
ister istemez üç odalı büronun içinde yüz yüze geliyor. Ben sabahtan akşama
kadar fatura işliyorum, onu bunu yapıyorum, oradan oraya koşuşturuyorum, bu kız
çiftlikteki inek gibi akşama kadar oturuyor. Elinde telefon ‘’Alo aşkım’’
bilmem ne deryalarında yüzüyor. Hadi canım! Bizim patron olacak abi de bunun en
ufak bir hatasında gelip beni fırçalamasın mı? Şimdi çıldırma! Esas yapılmak
istenen ‘kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla’ hesabı. Ama yemezler! Sen git
arkadaşının kardeşini getir büroya çalışan diye, akşama kadar otursun, elini
bir işe atmasın, yaptığını da yanlış yapsın zamanı da gelince azarı ben
yiyeyim. Oldu o zaman! Ve oluyor da…
Şimdi ben bu ismi lazım değil çirkef kızla bir de
aynı maaşı alıyorum. Yaptığım işlere değmeyecek bir meblağ olsa da bu aldığımla
idare etmeye çalışmam da cabası. Konumuz para da değil aslında, ben neden hak
ettiğimden daha az değer görmek zorunda kalıyorum? Neden her zaman ezilen ben
olmak zorundayım!? Sadece bunu bilmek için bile sabredebilirim. Ama bu böyle ne
kadar sürer hiç bilmiyorum. Ciddiyim içimde bir öfke, bir kararlılık oluşuyor
ki sormayın. Sonra diyorum ne yapıyorsun sen kısa? Kendine gel daha çok yolun
var, az biraz sabret. Ama keşke o kadar kolay olsa. İnsan ne kadarına
katlanabilir ki böylesi bir haksızlığın ben kendime hakim olayım? Ama ne
yapayım işte canıma tak etse de başımı öne eğip razı oluyorum. Boyum kısa diye
mi güzel günlerim de kısa oluyor benim? Hayır! Ben bu kadar kendini derine
iten, kendini küçük gören biri değilim ki… Zaten bunları buraya yazıyor olmamın
sebebi de, konuştuğum zaman duvardan farkı kalmayan insanlar yerine en azından
kelimelere haykırmak olmalı! Belki o kelimeleri de dikkate alacak güzel
insanlar çıkar karşıma kim bilir.
Sevgili günlüğüm, bugünlük isyanım bu kadar. Birileri seni
görür mü dersin?
Hımm uzunluk veya kısalık ta değil sır, sır özgüvende bence. Haksızlıklara karşı mücadele edebilirsin o zaman huzurlu hissedersin
YanıtlaSilİnanın mücadeleci ruhum benden baskın. Bu konuda elimden geleni yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim. Teşekkür ederim zaman ayırıp okuduğunuz ve düşüncenizi paylaştığınız için. :)
SilBirileri günlüğünü çoktan gördü�� Özgüveni yüksek bir yazı olmuş elinize sağlık
YanıtlaSilBari yazılarımda özgüvenim olsun. Teşekkür ederim. :))
SilCok eziyorsun kendini ilknurcum:) çirkef kıza gelince aman takma ya:) daha çok alacak yolun var daha yolun başındasın:)
YanıtlaSilO çirkef kızı çoktan postaladım. :)
SilEvet daha çok yolum var. İster istemez kendimle çelişiyorum. :)
maalesef çalışma hayatında çok sık karşılaştığımız bir durum bu :S sabırlı olmayı öğrenmemiz ve sadece kendi işimize odaklanmamız gerek yoksa böyleleriyle pek baş edemeyiz :S neyse blog keşif etkinliğinde geldim yeniden görüşmek üzere sevgiler :*
YanıtlaSilNe yazık ki öyle... Hoşgeldin canım, sevgiler benden de. :))
SilNe yazık ki bu tarz insanlar her yerlerdeler. Sen kendi doğrundan şaşmadan, bildiğini yap. Uzun vadede kazanan sen olacakksın.
YanıtlaSilKatılıyorum kesinlikle çok teşekkür ederim. :))
Sil