KITAP YORUMU | Antoine de Saint-Exupéry | Küçük Prens

29 Eylül 2016 Perşembe


Kitap Adı: Küçük Prens (Le Petit Prince)
Çeviri: Cemal Süreya&Tomris Uyar
Yayın Evi: Can Çocuk Yayınları
Sayfa Sayısı: 112

Konusu:

Gezegenindeki çiçeğiyle pek anlaşamadığı için biraz uzaklaşmaya karar veren Küçük Prens, yolculuğu sırasında uğradığı Dünya gezegeninde Sahra Çölünde bir Pilot ile karşılaşır. Ondan kendisine bir koyun çizmesini ister. Bizler de Küçük Prens'in neden sürekli sorular sorduğunu, onun çiçeğiyle neden anlaşamadığını ve diğer ziyaret ettiği gezengelerde karşılaştığı kişilerden neler öğrendiğini Pilot'un yani Antoine de Saint-Exupéry'in anlatımıyla okuruz.  


''Lütfen... Bana bir koyun çizin.''


 Antoine de Saint-Exupéry hakkında:

Fransız vatandaşıdır. Aristokrat bir ailenin mensubu olan Saint-Exupéry, beş kardeşin üçüncüsüydü. 12 yaşlarında tanıştığı uçaklar sayesinde bir Pilot olmak istese de annesini kırmak istemediğinden 19 yaşında bir mimarlık fakültesini okudu. Ailesinin isteğiyle ticarete atıldı fakat başarısız oldu. Bu noktadan sonra yazmaya başladı. 1926 yılında yeniden Pilot olup, uçmaya başladı. Sırasıyla Güney Postası, Gece Uçuşu adlı bir kitaplarını çıkardı. 35 yaşında iken uçağının arıza yapması sebebiyle Tunus'ta Sahra Çölüne zorunlu iniş yapmış, kaybolmuş ve 4 gün sonra bir Bedevi tarafından bulunmuştur. Küçük Prens'in yaratılışı da yazarın bu dört günlük macerasına dayanmaktadır. Ülkesinin işgal altındaki durumuna dayanmayarak ABD ordusuna katıldı ve yüzbaşı rütbesiyle Kuzey Afrika'ya gitti. 31 Temmuz 1944'te, Marsilya açıklarındayken uçağı vuruldu ve denize düştü. Yazara ait bilekliği 1998 yılında bir balıkçı buldu ve 2004 yılında yapılan aramalar sonucu uçağın enkazına ulaşıldı. Yazarın ölümünden 65 yıl sonra bir Alman pilotu olan Hors Rippert şöyle bir itirafta bulunuyor. ''İçinde kimin olduğunu bilseydim ateş etmezdim.'' Böyle bir itiraf olmasına rağmen araştırmacılar uçağın enkazında herhangi bir mermi izine de rastlayamadıkları için intihar olabileceğinin de altını çizmişler. Belki de yazar, Küçük Prens'in yanına gitmiştir, ne dersiniz?

Yorumum:

Küçük Prens'i yorumlamak gerçekten çok zor. Ama ben kendimi dizginlemek zorunda hissetmeden içimden geleni yazmak istiyorum. Yazar Saint-Exupéry, bu kitabı tamamladığında yaklaşık 1000 sayfalık bir kitap olması ve yayınevinin itirazı sonrasında kitabı kısaltmak için nasıl zorlandığını ifade eden cümleleri kitaba dair merakımı daha çok uyandırdı. 

''Mükemmelliğe, yazıya eklenecek hiçbir şey kalmadığında değil, yazıdan çıkarılacak hiçbir şey kalmadığında ulaşılır.'' 

1000 sayfalık bir Küçük Prens hikayesini okumak doyumsuz olurdu. Şimdiki 98 sayfalık haliyle bile çocuk kitabı kategorisinde olmasına rağmen yetişkinlerin daha çok okuması hikayeyi daha anlamlı kılıyor. Küçük Prens'in hikayesi yetişkinlere yönelik eleştirisini açıkça belli ediyor. Çünkü küçükken bu kitabı okuduğumda eminim benim için sıradan bir hikayeydi. Vermeye çalıştığı mesajı muhtemelen kavrayamadım. Kitabı az önce bitirdiğimde ise aslında bu kitabın bir yılda bir kaç defa okunması gerektiğini anlamamı sağladı. Hatta inanıyorum ki her okuyuşta hikayenin derinliği sizi daha çok içine çekecek ve daha fazla anlamlar katacak. Kimi ne göre abartı, kimi ne göre başucu kitabı. Benim için anlamı büyük, korunması gereken değerlerden. 

“Hiç kimsenin kitabımı özensizce okumasını istemem doğrusu. Bu anılarımı yazarken çok üzüntülü anlar yaşadım. Arkadaşım koyunu ile birlikte beni bırakıp gideli tam 6 yıl oldu. Onu burada anlatmaya çabalıyorsam, bu biraz da onu unutmamak için. Arkadaşı unutmak çok üzücü bir şey. Herkesin arkadaşı olmamıştır. Arkadaşımı unutursam, kendimi o sayılardan başka bir şeye değer vermeyen büyükler gibi hissederim sonra…” Saint-Exupéry

Bu hikayeyi ortaokul zamanlarında okuduğumda konunun içeriğini gözle göremediğim aşikar. Hissederek okuduğumda ve yazarla ilgili kendimce aklımda kurduğum teorileri şekillendirdiğim de hikayenin mayasını yüreğimle gördüm. Aslında Küçük Prens'in yazarın ta kendisi olduğunu düşünüyorum. Eminim birçok kişi düşünmüştür bunu. Teorimde de yazar Sahra Çölüne düştüğünde serap görüyor ve aslında gördüğü Küçük Prens, kendi küçüklüğünden meraklı, öğrenme tutkusu ve eleştirirken anlamaya çalışan ancak büyükler yüzünden susturulmuş bir parçası. Yetişkinleri anlamak gerçekten çok zor dediğinde bile çocukluğa duyulan bir özlem, yetişkinlere yöneltilen bir eleştiri var. Başka bir teorim ise, Küçük Prens'in yazarın küçük yaşta kaybettiği kardeşi Françio olması yönünde. Onun ani kaybı yazarı ve ailesini derinden sarsmış. Bir teori olmasa da ben 6 yıldır arı kaldıktan sonra bu anılara hem resimlere hem yazılara döken Saint-Exupéry'e inanarak onun gerçekten var olduğuna inanıyorum. Hikayeyi bitirdiğimde herkes gibi pozitif düşünemedim bir türlü. Yılan, Küçük Prens'i gerçekten gülünün yanına mı gönderdi yoksa Küçük Prens tam da orada çocukluğunu mu yitirdi? Küçük Prens korkuyorum dedi. Benim korkum ise o andan sonra ölüm kokusunu sezdiğim... 

Böylesine güzel bir hikayeden bu tarz bir hazin sonu kafamda nasıl kurdum bilmiyorum. Saint-Exupéry'in izlediği bir belgesel sonrası boa yılanlarının bir fili tek seferde yutması ve sindirmek için 6 ay uykuya dalmaları gerektiğini öğrendikten sonra yetişkinlere çizdiği resmi gösterip, her defasında aynı cevabı almaktan sıkıldığını da en başta belirtiyor. Burada da aslında bahsettiği şey büyüklerin gördüğünü ayrıntısına girmeden olduğu gibi bir bakışta yorumlaması, üzerinde hiç düşünme çabasına girmemesi konu ediniyor. Bakmaya değil, görmeye çalışmak önemli olan. Ve büyüklerin her şeyi rakamla yorumlayıp, rakama göre değer biçtiğini yazmış. Çünkü yetişkinlerin aklına değer, mutluluk, huzur gibi kelimeler gelince ölçü birimi sadece para oluyor. Yazar da böyle düşünüyor. Küçük Prens de gezdiği gezenlerden ayrıldığında şöyle diyor: ''Ah şu yetişkinler, gerçekten çok çok tuhaf oluyorlar.'' Evet, bizler gerçekten de çok tuhafız.  
           
  ''İnsanların arasında da yalnızdır insan. Arada pek fark yoktur.''                             
Küçük Prens'in en belirgin özelliği kendisine sorulan sorulara karşılık, kendisinin soru yöneltmesi ve cevabını almadan da soruları tekrar etmesi. Kendi gezegeni Astroid B-612'de çok sevdiği ama çok da iyi anlaşamadığı gülünden sürekli bahsediyor. Bir çok kişiye göre kitapta bahsi geçen gül aslında yazar Saint-Exupéry'in eşi Consuelo'dur. Kitabı okuduğumda bu teori bana da mantıklı gelmedi değil. Consuelo'nun yazara The Little Mermaid hikayesini okumuş ve yazarın bundan ilham kaynağı aldığının söylendiğini de birkaç makalede okumuştum. Gül, Küçük Prens'i sevmesine rağmen ona ihtiyacı olmadığını iddia ettiğinde aslında incindiği için böyle davranıyordu. Ancak Küçük Prens onu terk etti ve daha sonra ona benzer bir çok çiçek ile karşılaştığından aslında onun kendisi için tek olduğunu anladı. 

Sevgi demek, emek demek.... 

''Gülünü senin için önemli kılan, senin onun için harcadığın zamandır.''
  



Pilot'un çölün ortasında 8 günlük kalan suyunu uçağını tamir etmek için kullandığı sırada Küçük Prens ona gittiği gezegenlerde tanıştığı kimseleri anlatıp, koyunun gülünü yememesini umduğunu söylüyordu. Bir çok fikir varken gül madem ki Conseluo ise koyun kim oluyor diye düşünmeden edemedim... İlla birinin olmasına gerek yok elbet ama bence ortada bir fikir varsa bin fikir de vardır. İnsan düşündükçe çok başka olayları oluşturabilir kafasında. Küçük Prens'in hikayesi de buna çok müsait. Mesela Küçük Prens gezegeninden kuşlarla yarıldı fakat neden tekrar onlarla dönemedi diye iç geçiriyorum... Bahsedilen gezegenler aslında farklı huyları taşıyan birer bireye ait. Aslında her bir gezegen farklı kişiliği olan bir insanı temsil ediyor. 

Gittiği her gezegende sadece bir kişiyle karşılaşmasının ardında da bir anlam var. Aslında karşılaştığı bu kişiler, edindikleri tutkularından, yaşam anlayışlarından ötürü sadece kendilerini avuttuklarından yalnızlığa mahkum olduklarının vurgusuna değinilmiş. Boş bir otorite tutkusu, kendini beğenmişlik ve kibir, saplantı, amaçsız sahip olma ve zenginlik tutkusu, yargılamadan, sormadan emir yerine getirme ve son olarak seçkinciliği görür ve elbette altı gezegenin hiçbirinden mutlu ayrılmaz. Yedinci gezegen Dünya'da yüzü güler. Kral, İş Adamı, Sanatçı, Sarhoş, Fenerci, Coğrafyacı ve son olarak dostlar edindiği Dünya.  Kısacası ömür su gibi akıp gidiyor...

Tilki ile karşılaştığında ise eğlenmenin bir yolunu buluyor ve dost edinmenin yanı sıra birkaç şey öğreniyor. Ondan ayrılmak zor olsa da öğrendiği sırrı unutmuyor. Küçük Prens kendi gezegenine gitmeye karar verdiğinde bedenini de ardında bırakmaya razı geliyordu. Pilot, ''Seni bırakmam.'' dedi. ''Bırakılmış bir eski kabuk olacak kalıbım. Eski deniz kabuklarına acınmaz ki.'' Ama korkuyordu işte... Korkusuna rağmen çiçeğini düşündü bizim Küçük Prens... 

Bazen çok sevdiğimiz birinin gitmesine izin vermemiz gerekir... 


''Hoşça git.'' dedi tilki. ''Vereceğim sır çok basit: İnsan ancak yüreğiyle baktığı zaman doğruyu görebilir. Gerçeğin mayası gözle görülmez.'' Küçük Prens unutmamak için tekrarladı: ''Gerçeğin mayası gözle görülmez.''



Kitaptan Sevdiğim Alıntılar

''Kelebeklerle tanışmak istiyorsam, bir iki tırtıla katlanmayı öğrenmek zorundayım.''

''İnsan herkes verebileceklerini istemeli. 
Bir otoritenin kabul görmesi mantıklı olmasına bağlıdır.''

''Sahibi olmayan bir elmas bulursan, o elmas senindir. Sahibi olmayan bir ada bulursan, o da senindir. Bir buluş yaparsan pantentini alırsın, buluş senin olur. Madem ki yıldızlara sahip olmak kimsenin aklına gelmedi, yıldızlar benimdir.''

''Kendini yargılamak, başkalarını yargılamaktan daha güçtür. 
Kendini yargılayabilirsen gerçek bir bilgesin demektir.''

“Yıldızlardan birinde ben yaşıyor olacağım… Ben gülüyor olacağım bir tanesinde... Ve 
geceleyin gökyüzüne baktığında, bütün yıldızlar gülüyor gibi olacak…”

“Sadece evcilleştirdiğin kişiyi anlayabilirsin” dedi tilki. “İnsanlarınsa hiçbir şeyi anlayacak vakitleri yoktur. Her şeyi dükkandan hazır alırlar. Ve arkadaşlar dükkanlarda satılmadığı için de insanların arkadaşları yok artık. Eğer bir arkadaşın olsun istiyorsan, evcilleştir beni!”

“Her gün aynı saatte gelmelisin” dedi tilki. “Örneğin öğleden sonra saat dörtte gelirsen, ben saat üçte kendimi mutlu hissetmeye başlarım. Zaman ilerledikçe de daha mutlu olurum. Saat dörtte endişelenmeye ve üzülmeye başlarım. Mutluluğun bedelini öğrenirim. Ama günün herhangi bir vaktinde gelirsen, seni karşılamaya hazırlanacağım zamanı asla bilemem. İnsanın gelenekleri olmalıdır.

''İnsanlar hayal etmekten yoksundurlar. Onlar sadece kendilerine söylenenleri tekrar edip dururlar.''

''İnsanların artık hiçbir şeyi anlamaya vakitleri yok. Onlar her şeyi tüccarlardan satın alıyor. Ama dost satan tüccar olmadığı için artık insanların dostları yok.''
''Kendini beğenmişler övgülerden başka hiçbir şey duymazlar.''

''Çölü güzelleştiren bir yerlerde bir kuyu saklıyor olmasıdır.''

''Sadece çocuklar ne aradıklarını biliyorlar.''

''Büyüklerin hepsi birer çocuktu.''

''Hiç kimsede olmayan yıldızlara sahip ol.''

Küçük Prens ile ilgili diğer ayrıntılar... 

Das Kapitalden sonra en çok dil ve lehçeye çevrilen üçüncü kitap olmuş. Öyle ki, bir hapishanede mahkumların kendi kendine oluşturduğu bir lehçede bile basılmış kitap. 140 milyondan fazla kopya satmıştır. Kitaptaki çizimler otel odasında yazarın kendi yaptığı suluboya çizimleri. Kitap 1943 yılında ABD'de İngilizce ve Fransızca olarak basılmıştır. Yazar, ana vatanı olan Fransa'da basıldığını ise görememiştir. Türkiye'de ilk defa Mavibulut yayıncılık tarafından basılmış daha sonra telif hakkının da serbest bırakılmasından ötürü 204 yayınevi tarafından basılmıştır. Tiyatro, müzikal ve şarkılara ilham olup, sinmaya birden fazla kez uyarlanmıştır. Türkiye'de ise geçtiğimiz aylarda Ferman Akgül ve Burak Kut'un Pilotu canlandırdığı Küçük Prens müzikal gösterileri düzenlendi. Yazar eseri, hiçbir çocuğun kendisine kırgın olmamasını dileyerek Leon Werth'in küçüklüğüne adamıştır. Eser'le ilgili bir de tartışma var ki, 100 Temel Eser arasından çıkarılması boyutuna ulaşmış. 

Yazar, kitapta bir Türk Diktatör'den bahsediyor ve söylenene göre bahsi geçen diktatör Atatürk. Bu yüzden kitapların çevirileri o kısımlarda özgün değil. Benimkinde Önder, diğerlerinde Lider tarzı terimler kullanılmış. Bir Türk Gök Bilimcisinin 1909 yılında Astroid-B612'yi keşfetmesi ve bunun üzerine Uluslararası Gök Bilimciler Kurultayına başvuru yaptığı yazıyor kitapta. Ancak başında fes, üstünde şalvar olduğundan kaile bile alınmamış. Aslında buradan kendileriyle çok övünen Avrupalıların ne kadar dar görüşlü bir yapıya sahip oldukları da ortada. Ben yazarın Atatürk'e diktatör derken ne demek istediği konusunda kesinkes konuşmak istemiyorum. Belki de kulaktan dolma bilgilerle gelişigüzel yazmıştır, belki de tamamen uydurmacadır. Kendi kişisel görüşü de olsa bir şey diyemem. Kendi ülkemin insanı olsa büyük olay olur tabi orası ayrı. Nihayetinde 1925 yılında Şapka Kanunu, 1934 yılında ise Kılık Kıyafet Kanunu çıkartılmıştı. Ama kitapya bahsi geçen tarih 1920 yılı olduğundan tartışmalar devam ediyor. Eser 2005 yılında 100 Temel Eser arasından çıkarılmış ancak sonradan tekrar eklenmiş. Ahmet Muhip Dıranas, Cemal Süreya, Tomris Uyar, Selim İleri gibi önemli edebiyat isimleri tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Japonya'da bir Küçük Prens müzesi, Güney Kore'de ise Küçük Prens temalı bir köy vardır. Barcelona'da ise heykel bulunmaktadır. 

Gökyüzüne bakın ve sorun kendi kendinize: Evet mi, hayır mı? Fil mi, şapka mı? Koyun çiçeği yedi mi, yemedi mi? Bakın nasıl her şey değişecek...

Gifler alıntıdır.

57 yorum:

  1. Açıklayıcı bir anlatım olmuş.Büyük küçük herkesin okuması gereken bir kitap.Kitaptaki çizimler yazara ait ve çok orijinal:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Yazar sonradan hatırlayabildiğim kadarıyla çizdim demiş. Ama bence çok güzel görünüyor. Teşekkür ederim. :)

      Sil
    2. Yazarın bir pilot olması ve uçağının arızalanmasının böyle bir hikayeye sebep olması ilginç gerçekten:)

      Sil
    3. Yazar böyle bir hikayeyi oluşturacak güzel bir macera yaşamış olmalı o 4 gün içinde. :) Ben gerçekten Küçük Prens ile karşılaştığını varsayıyorum. :)

      Sil
    4. Olabilir ya da çölde sıkıntıdan hayal kurarak bir kitap yazmıştır belki:)

      Sil
    5. Kitap her şeyi düşündürmeye çok müsait. Her şey olabilir. :)

      Sil
  2. Bu kitabı bende aldım fakat daha ben okumadan mahalleden, 6. sınıfa giden bir komşunun kızı istedi. Bende ona verdim o okusun inşallah bende okuyacağım. Çünkü bu kitabı her yerde görüyorum ve çok merak ediyorum.
    Kitap yorumun için teşekkür ederim. Çok güzel yorumlamışsın.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkürler Gökhan abi. Mutlaka okumalısın. Tekrar tekrar okunulası bir kitap. :)

      Sil
  3. Çok güzel bir hikayedir. Arada bir tekrar okunmasi gereken kitaplardan.

    YanıtlaSil
  4. Netten kitap alışverişi yaptığım bir seferinde gayet uygun fiyata olduğunu görünce hediye etmek için fazla fazla aldığım kitap....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hediye etmek için en güzel kitap seçimi bence de ve bir de Şeker Portakalı var. :)

      Sil
    2. Onu da okudum. İkinci kitabı Güneşi Uyandıralım da güzeldir. Ama serinin üçüncü kitabını bir türlü bulamadım....

      Sil
    3. Üçüncü kitabı Delifişek olması lazım. Geçenlerde araştırırken gördüm. kitapyurdu.com ve bkm.com sitelerine bakın bu iki sitede vardı seri halinde. :) Bende sipariş vereceğim.

      Sil
  5. Çok güzel ve detaylı anlatmışsın. Kalemine sağlık. Gerçekten de hakkını vermişsin. Alıntı kısımları da çok beğendim canım :) Emek vermişsin. Emeğine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim canım, çok mutlu oldum. :))

      Sil
  6. küçük prens'i yorumlamak gerçekten çok zor. bana yorumla desen yorumlayamam.. ama sen müthiş bir derleme yapmışsın. tebrik ediyorum seni :)

    geri dönmene çok sevindim. hoşgeldin. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Canım Simurg'um benim :* Çok teşekkür ederim, hoşbulduk! :))

      Sil
  7. Öncelikle böyle gifli anlatımlara bayılıyorum. Küçük prenste çok anlamlı ve dokunaklı ayrıntılar varmış gerçekten.

    YanıtlaSil
  8. Herhalde şimdiye kadar okuduğum en güzel ve ayrıntılı Küçük Prens inceleme yazısıydı :) Eline sağlık :)
    Küçük Prens'in Dünya'dan ancak ölümle ayrılabileceği için öldüğünü de düşünebiliriz çünkü buradan başka çıkış yolu yok ama durum Küçük Prens'in gezegeni ve gezdiği diğer gezegenler için aynı olmasa gerek çünkü oralardan kuşlarla ayrılabilmişti.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bunu duyduğuma inan çok sevindim, teşekkür ederim canım benim. :)) Evet bende o noktadan çok takıldım. Diğer gezegenlerde kuşlarla dolaşabilip, Dünya'ya indiğinde ölümle ayrılması gerektiği konusu kafamı hala kurcalıyor. Orada da kesin sağlam bir anlam var. :)

      Sil
    2. Eminim ki vardır ama tabii aklıma bir fikir gelmiyor ne anlamı olabileceği hakkında :D

      Sil
    3. Dünya'ya gelen ölmeden gidemez gibi basit fikir geliyor benimde aklıma ama insan düşününce çok şey bulabilir. :D

      Sil
  9. Yavruuuuuu ya küçük piyemssss 🙈 Ben alıcaktım bak bir türlü kitapçıya gittiğimde aklıma gelmedi telefona kaydettim alınacaklara gittiğimde hemen alıcam 😊 Gifler o kadar güzel olmuş ki okurken keyif alıyor insan :) 140 milyondan fazla kopya satmış diyince ben bir şok valla bak

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen yavru bende çok şaşırdım ve hatta düşünsene mahkumların kendi kendine uydurduğu bir lehçede bile basılmış bir kitap. :D Mutlaka alıp okumalısın, hatta önceliğin bu kitap olsun! :*

      Sil
  10. Baş ucu kitabım :) Harika anlatmışsın İlknur'um kalemine sağlık.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Benimde baş ucu kitaplarımdan oldu. :)) Teşekkürler Gökçe ablam. :*

      Sil
  11. Canım benim, sen bu kitabın en iyi çevirisini okumuşsun. Hiç bir Küçük Prens çevirisi, Cemal Süreya'nınkinin tadını vermez. Çok içten ve güzel anlatmışsın. Ellerine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Blana ablam, kitapçıda bir kaç tane daha farklı çevirmen gördüm ama Cemal Süreya ve Tomris Uyar ismini görünce hiç düşünmeye bile gerek yok dedim. :)) Çok teşekkür ederim. :*

      Sil
  12. Ay canım iyi ki hatırlattın kitabı var ya. Ne zamandır aklımda fırsat bulamıyordum. Sevgiler goccaman ❤

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bende herkeste görüyordum ve dedim artık yeniden okuyayım. :) Sevgiler canım.. ❤

      Sil
  13. en sevdiğim iki üç kitap arasındaaa. sen de doktora tezi gibi yazmışsıın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ahahah :D Kitap yorumlamalarını kısa kesemiyorum ben, özellikle çok sevdiğim bir kitap olduysa aklımdan geçen her şeyi yazıyorum. :)

      Sil
  14. İlknur sen anlattıkça ben tekrar tekrar canlandırdım Küçük Prensi içim de. Gerçekten de çocuklardan daha çok büyüklerin okuması gereken bir kitap. Çocuklar da okumalı ama anlayabilecekleri yaşa geldiklerinde. Ben filminide izledim. Sinema salonuna girdiğim de çocuklar dan daha heyecanlıydım. Bence her evde mutlaka bulunması gereken baş ucu bir kitap. Ve yılda birkaç kez okunması gereken bir kitap. Anlatımın çok güzel yazar hakkında bu kadar derin bilgiye sahip değildim mesela. Sayen de çok şey öğrendim. Teşekkürler sevgilerimle 😊

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zehra abla animasyon filmini bende izledim. O kadar güzeldi ki... Kitap ve filmde ağlamışımdır bile. :)) Katılıyorum mutlaka bir kaç defa okunmalı. Çok teşekkür ederim, beğendiysen ne mutlu bana. ❤

      Sil
  15. Bir türlü fırsat bulup da okuyamadığım kitap kendimi nerelere vursam acaba.. İlk fırsatta alacağım, mutlaka ve mutlaka.. Ama yazı şahane, gerçekten özel bir anlatım olmuş. Ellerine, emeğine sağlık hatun :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hatunumm benim sende fırsat bulunca okursun ❤ Çok teşekkür ederim, çok mutlu ettin beni. :* :* Ama dediğin gibi mutlaka okumalısın... :))

      Sil
  16. Küçük Prensi ben de çok severim, anlatması gerçekten zor, hislere dayanan bir kitap bence. Ama sen çok güzel altından kalkmışsın :)) Ellerine sağlık :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok mutlu oldum canım. ^^) Çok teşekkür ederim. :))

      Sil
  17. Vay vay vay ne kadar temiz detaylı açıklayıcı bir yorum. En sondaki bilgiler de süper İlknurcuğum. Eline emeğine sağlık. Ödevi olan gelsin buradan araştırıp gitsin o denli ;) Mutlu haftalar tatlım <3

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Derya ablacığım. :* :* Mutlu haftalar diliyorum bende. <3

      Sil
  18. Merhaba, kitabı çok güzel yorumlaşmışsınız. Okuma isteği uyandırıyor, kaleminize sağlık :)

    YanıtlaSil
  19. Okuduğum en doyurucu kitap incelemelerinden birisiydi. Yazının kendi içindeki kurgusu, verdiğin bilgiler, anlatım şekli her şeyiyle çok başarılı buldum. Eline sağlık. Küçük Prens gerçekten çok farklı bir kitap, elimizde olandan bu kadar çıkarım sağlıyorsak, 1000 sayfalık kitapta durum ne olurdu kim bilir? Defalarca okunacak, her okunduğunda farklı çıkarımlarda bulunulabilecek bir kitap, yazdığın yazı bunu ortaya koyuyor. Gerçekten çok keyif aldım okurken. Kitap okunmakla bitmiyor, bunun bir öncesi ve sonrası da var. Hakkını vermişsin bu anlamda. Teşekkürler. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Serhat. :) Aynen katılıyorum kitap farklı çıkarımlar oluşturmaya çok müsait. Zaten o yüzden 1000 sayfalık halini düşünemiyorum. Öyle ki 112 sayfa kitabı bu yazı içerisinde daha fazla fikirle sunardım ama malum çok uzun olunca da kimse okumak istemez bu kadarı kafi dedim. :))

      Sil
  20. çook beyendim kaleminize sağlık birkaç beyendiğim yazılardan aldım.

    YanıtlaSil
  21. Efsanemiz Küçük Prensle tanışman harika olmuş, bizi de keyfe doldurmuşsun ;) Ne güzel alıntılar ve yazı İlknurcum! Bizim gibi küçük olan her şeyi seviyoruz değil mi :D
    Kesinlikle tekrar tekrar okunmalı! ;)
    Eline sağlık,
    kısa bir merhaba sana ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldin Dağınık Anne :D
      Hayran kaldım! :D Bayılıyorum hemde biraz unutunca açıp tekrar okuyacağım. ^^
      Teşekkür ederim çokk <3 :*

      Sil
  22. Ben de bu kitabı okumak için geç kalanlardanım aslında ama erken okusaymışım da şu an anladıklarımı anlayamazmışım. Yazın çok hoş ve ayrıntılı olmuş kalemine sağlık :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İlk gençlik zamanlarımda iken okuduğumu biliyorum ama o zamanlar benim için sıradan bir çocuk kitabıydı. Şimdi okununca daha iyi anlıyor insan hikayenin içeriğini. :)) Çok teşekkür ederim. :)

      Sil
  23. çok hoş bir kitaba benziyor canım benm :) kalemine sağlık

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok güzel evet canım teşekkür ederim. :)

      Sil
  24. Katılıyorum, teşekkür ederim. :))

    YanıtlaSil
  25. Bu kitabı hala nasıl okumadım anlamıyorum çok ince ve çok güzel anlatmışssın ellerine sağlık ilk fırsatta okuyacağım :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim. :)) Oku mutlaka. ^^

      Sil

 
DESİNG BY VALAR MORGHULİS