8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ: SENEDE BİR GÜN MÜ VARIZ?

8 Mart 2016 Salı

Malumunuz olacak ki bugün tüm dünya kadınlarına bahşedilen o gün:

Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü (!)
   
Toplumumuzda artan kadına şiddete yönelik haberleriyle beraber; tecavüz, gasp gibi haberleri sık duyar olduk. Maalesef ki, ben bana bahşedilen bugünü kutlayamıyorum. Özgecan’ı, Cansel’i ve yitip giden onca hemcinsimi aklıma getirdikçe yüzümde oluşan gülümsemem yerini hüzne bırakıyor. Modern çağ mı yoksa adalet mi dediniz? Komik!
  
 Kendisini dövdüğü için kocasının yüzüne biber gazı sıkmak zorunda kalan kadına dava açılan bir memleket haline dönüşeceğimiz aklımın ucundan geçmezdi. Kadın hakları evrensel güya.



Başkalaşıyoruz, Hor Görülüyoruz

Nereye gitsek hep bir cinsiyet ayırımı, hep bir hor görme durumu. Sanki bana yaşama hakkımı erkekler veriyormuş gibi (!) Bu durumu en çok da aile içinde yaşayanlarımız olmuştur. Ben anne tarafından sırf bu yüzden nefret ederdim. Bir şey mi yapmak istiyorsunuz ‘’Bırak bu işleri, kadın başına ne yapacaksın?’’ Ne kadar da uzak olması gereken ama içinde hor görüldüğüm alışılmış bir cümle. ‘’Saçı uzun, aklı kısa’’, ‘’Eksik etek’’ vb. cümlelerde ezelden beridir üzerimize damga gibi yapıştırılmış. Üstelik bunu biz kadınlar kendimiz de onaylıyoruz. En acısı da bu. Hiç unutmuyorum, kendimi herhangi haksızlığa uğradığım bir konuda savunduğum zamanlarda anneannem tarafından susturulurdum. Eski kafa derler ya hani o çoktan kabullenmiş her hatanın kendisinde olduğunu. Ama ben buna hiçbir zaman izin vermedim. Azar da işittim elbet ama yılmadım, ezdirmedim kendimi. En çok da bu yüzden gurur duyuyorum kendimle.

Emeğimizin Hakkını Alamıyoruz

Ben hem okuyan hem de çalışan biriyim. Hem öğrenciyim hem de emekçi. Bazı zamanlar olur ya çalışsanız da emeğinizin hakkınızı alamazsınız. Sen git milletin laflarını dinleyip Ticaret lisesini bitir, üstüne Meslek Yüksek oku, o da bitmedi 4 yıllık için uğraşıp dururken bir yandan elin ekmek görsün, işi öğren diye çalış, didin ama eline geçen bir şey olmasın. Bayanım diye ses de çıkaramıyorum, en çok da direk yüzüne vurmasalar da ‘’sen yetimsin sesini kes verilene razı ol’’ tarzı cümlelerin en kırıcı olmayan halinin ustaca seçildiği anlatım biçimi. Hani nerede benim emekçi kimliğim? Lafa geldi hak yemek çok günah bunlara.

Tek İstediğimiz Saygı

Benim istediğim saygı, hoşgörü. Minübüse bindiğim zaman varsın bir erkek yer vermesin ama bön bön bakıp durmasın. Yolda bana laf atmasın. Beni dış görünüşüm yüzünden eleştirmesin. Ben kendimi savunduğum zaman da bana gelip ‘’sen kadınsın, sus’’ demesin. Kimsenin buna hakkı yok. Hemcinsimde gelip bir yerlerde durdurup saçma sapan uyarılarda bulunmasın. Herkes özgürce dilediği gibi yaşasın, herkes birbirinin düşüncelerine, inancına saygı duysun.

Önce Kendimizi Değiştirmeliyiz

 Bizde de suç var! O kadar kadın görüyorum ki hakkını savunmasını dahi bilmeksizin ‘’Kadın yapmasa böyle olmazdı’’ kafasıyla yaşayan, acıyorum. Çokça üzülüyorum. Hiç unutmam bir gün okuldan eve dönüyorum. Bizimkiler sermişler bahçeye çulları tut sirkeleyecekler. Yorgunum zaten olmuş akşamüzeri. Dayı müsvettesi ağaca çıkıp sirkeleyeceğine karşımızda oturmuş ‘’yemek ne zaman olacak’’ diyor. Peki, ona bu rahatlığı tanıyan kim? Onun annesi, benimse anneannem. Yetiştirme tarzı her şeyden önemli! Erkek çocuklarını rahatça yetiştirip, biz kızları susmaya mahkum edenlere karşı içimdeki öfke olduğu gibi duruyor. Erkek çocuğunu ‘’nasıl olsa benim kızım değil’’ deyip erkek çocuğuna karşı küçüklükten belirli belirsiz bir hak tanıyan anneler her şeyden önce suçlu sizsiniz! Demokrasi ve eşitliği istiyorsak en önce kendimizi değiştirmeliyiz. Fikirlerimiz genişlemeli, aydınlanmalıyız. Yanlış düşünenlere bazı şeyleri anlatmaya çalışmalı, doğru noktayı vurgulamalıyız. Birilerimizin babaannesi, anneannesi, teyzesi vs. kendini saymıyorsa biz onlara yorulmadan ne kadar değerli olduğumuzu anlatmalıyız, önce kendi içimizde değişmeliyiz.


Nerede Biz Kadınların Adalet Şafağı?

Neredeyse her gün duyuyoruz kadınlara yönelik şiddetin, cinsel tacizin, şantajın geçtiği en az bir haber her gün duyuyoruz. Nice Özgecan’lar, Cansel’ler, Aysun'lar… Ve nice kız, erkek çocuk! Peki bunları engellemek için kim ne yapıyor? Hiç kimse! Hakkını savunan daha çok mağdur oluyor… O adalet şafağının sökmesi belki 2-3 yılı buluyor. Neden bu kadar yavaş sistemimiz. Keşke diyorum keşke eleştireceğimizden çok, gurur ve güven duyacağımız bir şafağımız doğsa…

Senede Bir Gün Mü Varım?

Ben nefesim, şarkıyım, üretenim, emekçiyim! Kısacası ben; Dünya’yım.

Bu dünyanın göz bebeği benim… Ben olmazsam sen, sen olmazsan ben olmam.

Kadınlara yönelik senede bir gün yapılan ücretsiz yolculuklara, kuaförler de alışveriş merkezlerinde düzenlenen % 20 - % 40’lık indirimlere ihtiyacım yok benim. Bana sadece bir gün içinde elinde bir gül ile gelme, ağzından eksik etmediğin iki çift güzel sözlerin olsun o da yeter. Ne giydiğimi sorgulama. Rahatça gezebilme, konuşabilme, düşünebilme özgürlüğümün farkına var. Benim ihtiyacım olan şey kadın olduğumu her şeyden önce bir insan olduğumu tek bir gün değil her gün hatırlanması. Çünkü benim varlığım bir gün değil, her gün var.

Kadının Adı Yok Değil, Var!


#8MartDünyaEmekçiveKadınlarGünümüzKutluOlsun
#sendesöyle


8 yorum:

  1. Harika yazmışsınız yüreğinize sağlık. Sizinde dünya emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür derim Gizem hanım, çok naziksiniz. Sizinde Dünya Emekçi ve Kadınlar gününüz kutlu olsun. :)

      Sil
  2. Dolu dolu ve güzel bir yazı olmuş tebrikler.

    YanıtlaSil
  3. Çok dogru noktalara deginmissin canim. Kadinlar egitim düzeyleri artip ekonomik olarak bagimsiz oldukça güclwnirler. Tüm haksizliklara ragmen varolma savasi vermeye deger.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Duygu hanım, katılıyorum size. :)

      Sil
  4. Ağzına, yüreğine, kalemine sağlık. Ne kadar değinilmesi gereken nokta varsa değinmişsin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok sevindim böyle düşündüğüne teşekkür ederim :)

      Sil

 
DESİNG BY VALAR MORGHULİS