Malumunuz
olacak ki bugün tüm dünya kadınlarına bahşedilen o gün:
Türkiye’de 8 Mart Dünya Emekçi
Kadınlar Günü (!)
Toplumumuzda artan kadına şiddete yönelik
haberleriyle beraber; tecavüz, gasp gibi haberleri sık duyar olduk. Maalesef
ki, ben bana bahşedilen bugünü kutlayamıyorum. Özgecan’ı, Cansel’i ve yitip
giden onca hemcinsimi aklıma getirdikçe yüzümde oluşan gülümsemem yerini hüzne
bırakıyor. Modern çağ mı yoksa adalet mi dediniz? Komik!
Kendisini dövdüğü için kocasının yüzüne
biber gazı sıkmak zorunda kalan kadına dava açılan bir memleket haline
dönüşeceğimiz aklımın ucundan geçmezdi. Kadın
hakları evrensel güya.
Başkalaşıyoruz, Hor Görülüyoruz
Nereye gitsek hep bir cinsiyet ayırımı, hep
bir hor görme durumu. Sanki bana yaşama hakkımı erkekler veriyormuş gibi (!) Bu
durumu en çok da aile içinde yaşayanlarımız olmuştur. Ben anne tarafından sırf
bu yüzden nefret ederdim. Bir şey mi yapmak istiyorsunuz ‘’Bırak bu işleri,
kadın başına ne yapacaksın?’’ Ne kadar da uzak olması gereken ama içinde hor
görüldüğüm alışılmış bir cümle. ‘’Saçı uzun, aklı kısa’’, ‘’Eksik etek’’ vb. cümlelerde
ezelden beridir üzerimize damga gibi yapıştırılmış. Üstelik bunu biz kadınlar
kendimiz de onaylıyoruz. En acısı da bu. Hiç unutmuyorum, kendimi herhangi
haksızlığa uğradığım bir konuda savunduğum zamanlarda anneannem tarafından
susturulurdum. Eski kafa derler ya hani o çoktan kabullenmiş her hatanın
kendisinde olduğunu. Ama ben buna hiçbir zaman izin vermedim. Azar da işittim
elbet ama yılmadım, ezdirmedim kendimi. En çok da bu yüzden gurur duyuyorum
kendimle.
Emeğimizin Hakkını Alamıyoruz
Ben hem
okuyan hem de çalışan biriyim. Hem öğrenciyim hem de emekçi. Bazı zamanlar olur
ya çalışsanız da emeğinizin hakkınızı alamazsınız. Sen git milletin laflarını
dinleyip Ticaret lisesini bitir, üstüne Meslek Yüksek oku, o da bitmedi 4 yıllık
için uğraşıp dururken bir yandan elin ekmek görsün, işi öğren diye çalış, didin
ama eline geçen bir şey olmasın. Bayanım diye ses de çıkaramıyorum, en çok da
direk yüzüne vurmasalar da ‘’sen yetimsin sesini kes verilene razı ol’’ tarzı
cümlelerin en kırıcı olmayan halinin ustaca seçildiği anlatım biçimi. Hani
nerede benim emekçi kimliğim? Lafa geldi hak yemek çok günah bunlara.
Tek İstediğimiz Saygı
Benim
istediğim saygı, hoşgörü. Minübüse bindiğim zaman varsın bir erkek yer vermesin
ama bön bön bakıp durmasın. Yolda bana laf atmasın. Beni dış görünüşüm yüzünden
eleştirmesin. Ben kendimi savunduğum zaman da bana gelip ‘’sen kadınsın, sus’’
demesin. Kimsenin buna hakkı yok. Hemcinsimde gelip bir yerlerde durdurup saçma
sapan uyarılarda bulunmasın. Herkes özgürce dilediği gibi yaşasın, herkes
birbirinin düşüncelerine, inancına saygı duysun.
Önce Kendimizi Değiştirmeliyiz
Bizde de suç
var! O kadar kadın görüyorum ki hakkını savunmasını dahi bilmeksizin ‘’Kadın
yapmasa böyle olmazdı’’ kafasıyla yaşayan, acıyorum. Çokça üzülüyorum. Hiç
unutmam bir gün okuldan eve dönüyorum. Bizimkiler sermişler bahçeye çulları tut
sirkeleyecekler. Yorgunum zaten olmuş akşamüzeri. Dayı müsvettesi ağaca çıkıp
sirkeleyeceğine karşımızda oturmuş ‘’yemek
ne zaman olacak’’ diyor. Peki, ona bu rahatlığı tanıyan kim? Onun annesi,
benimse anneannem. Yetiştirme tarzı her şeyden önemli! Erkek çocuklarını
rahatça yetiştirip, biz kızları susmaya mahkum edenlere karşı içimdeki öfke
olduğu gibi duruyor. Erkek çocuğunu ‘’nasıl olsa benim kızım değil’’ deyip erkek
çocuğuna karşı küçüklükten belirli belirsiz bir hak tanıyan anneler her şeyden
önce suçlu sizsiniz! Demokrasi ve eşitliği istiyorsak en önce kendimizi
değiştirmeliyiz. Fikirlerimiz genişlemeli, aydınlanmalıyız. Yanlış düşünenlere bazı
şeyleri anlatmaya çalışmalı, doğru noktayı vurgulamalıyız. Birilerimizin babaannesi,
anneannesi, teyzesi vs. kendini saymıyorsa biz onlara yorulmadan ne kadar
değerli olduğumuzu anlatmalıyız, önce kendi içimizde değişmeliyiz.
Nerede Biz Kadınların Adalet Şafağı?
Neredeyse
her gün duyuyoruz kadınlara yönelik şiddetin, cinsel tacizin, şantajın geçtiği
en az bir haber her gün duyuyoruz. Nice Özgecan’lar, Cansel’ler, Aysun'lar… Ve nice kız,
erkek çocuk! Peki bunları engellemek için kim ne yapıyor? Hiç kimse! Hakkını
savunan daha çok mağdur oluyor… O adalet şafağının sökmesi belki 2-3 yılı
buluyor. Neden bu kadar yavaş sistemimiz. Keşke diyorum keşke
eleştireceğimizden çok, gurur ve güven duyacağımız bir şafağımız doğsa…
Senede Bir Gün Mü Varım?
Ben nefesim, şarkıyım, üretenim,
emekçiyim! Kısacası ben; Dünya’yım.
Bu dünyanın göz bebeği benim… Ben
olmazsam sen, sen olmazsan ben olmam.
Kadınlara
yönelik senede bir gün yapılan ücretsiz yolculuklara, kuaförler de alışveriş
merkezlerinde düzenlenen % 20 - % 40’lık indirimlere ihtiyacım yok benim. Bana
sadece bir gün içinde elinde bir gül ile gelme, ağzından eksik etmediğin iki çift güzel
sözlerin olsun o da yeter. Ne giydiğimi sorgulama. Rahatça gezebilme, konuşabilme, düşünebilme
özgürlüğümün farkına var. Benim ihtiyacım olan şey kadın olduğumu her şeyden
önce bir insan olduğumu tek bir gün değil her gün hatırlanması. Çünkü benim
varlığım bir gün değil, her gün var.
Kadının Adı Yok Değil, Var!
#8MartDünyaEmekçiveKadınlarGünümüzKutluOlsun
#sendesöyle
Harika yazmışsınız yüreğinize sağlık. Sizinde dünya emekçi kadınlar gününüz kutlu olsun.
YanıtlaSilÇok teşekkür derim Gizem hanım, çok naziksiniz. Sizinde Dünya Emekçi ve Kadınlar gününüz kutlu olsun. :)
SilDolu dolu ve güzel bir yazı olmuş tebrikler.
YanıtlaSilÇok teşekkürler Serdar bey :)
SilÇok dogru noktalara deginmissin canim. Kadinlar egitim düzeyleri artip ekonomik olarak bagimsiz oldukça güclwnirler. Tüm haksizliklara ragmen varolma savasi vermeye deger.
YanıtlaSilÇok teşekkür ederim Duygu hanım, katılıyorum size. :)
SilAğzına, yüreğine, kalemine sağlık. Ne kadar değinilmesi gereken nokta varsa değinmişsin.
YanıtlaSilÇok sevindim böyle düşündüğüne teşekkür ederim :)
Sil